NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
1 - (1979) حدثنا
يحيى بن يحيى
التميمي.
أخبرنا حجاج
بن محمد عن
ابن جريج.
حدثني ابن شهاب
عن علي بن
حسين بن علي،
عن أبيه، حسين
بن علي، عن
علي بن أبي
طالب قال:
أصبت
شارفا مع رسول
الله صلى الله
عليه وسلم في
مغنم، يوم
بدر. وأعطاني
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم شارفا
أخرى. فأنختها
يوما عند باب
رجل من
الأنصار. وأنا
أريد أن أحمل
عليهما إذخرا
لأبيعه، ومعي
صائغ من بني
قينقاع،
فأستعين به على
وليمة فاطمة.
وحمزة بن
عبدالمطلب
يشرب في ذلك
البيت. معه
قينة تغنيه.
فقالت: ألا يا
حمز للشرف
النواء. فثار
إليهما حمزة
بالسيف. فجب
أسنمتهما
وبقر
خواصرهما. ثم
أخذ من
أكبادهما. قلت
لابن شهاب:
ومن السنام؟
قال: قد جب أسنمتهما
فذهب بها. قال
ابن شهاب: قال
علي: فنظرت
إلى منظر
أفظعني. فأتيت
نبي الله
صلى الله عليه
وسلم وعنده
زيد بن حارثة. فأخبرته
الخبر. فخرج
ومعه زيد.
وانطلقت معه.
فدخل على حمزة
فتغيظ عليه.
فرفع حمزة
بصره. فقال: هل
أنتم إلا عبيد
آبائي؟ فرجع
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يقهقر
حتى خرج عنهم.
[ش
(شارفا) هي
الناقة
المسنة.
وجمعها شرف،
بضم الراء
وإسكانها.
(قينقاع)
بضم النون
وكسرها
وفتحها. وهم
طائفة من يهود
المدينة.
فيجوز صرفه
على إرادة
الحي، وترك
صرفه على
إرادة
القبيلة أو
الطائفة.
(قينة)
هي الجارية
المغنية.
(للشرف
النواء) الشرف
جمع شارف وهي
الناقة
المسنة. والنواء
أي السمان.
جمع ناوية وهي
السمينة. وقد
نوت الناقة
تنوى كرمت
ترمى. يقال
لها ذلك إذا سمنت.
(فجب)
أي قطع.
(أسنمتهما)
السنام، بفتح
السين، حدبة
في ظهر البعير.
(وبقر
خواصرهما) أي
شقها.
(يقهقر)
قال جمهور أهل
الغة وغيرهم:
القهقرى
الرجوع إلى
الوراء،
ووجهه إليك
إذا ذهب عنك.
وإنما رجع
القهقرى خوفا
من أن يبدو من
حمزة، رضي
الله تعالى
عنه، أمر
يكرهه لو ولاه
ظهره لكونه
مغلوبا
بالسكر].
{1}
Bize Yahya b. Yahya
Et-Temimî rivayet etti. (Dediki): Bize Haccâc b. Muhammed, İbn-i Cüreyc'den
naklen haber verdi. (Demişki): Bana İbn-i Şihâb, Ali b. Hüseyn b. Ali'den, o da
babası Hüseyin b. Ali'den, o da Alî b. Ebî Tâlib'den naklen rivayet etti.
(Şöyle demiş) :
Bedir (Harbi) günü
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'le birlikte ganimetden bana yaşlı bir
deve isabet etti. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bana bir yaşlı deve
daha verdi. Bîr gün ben bunları ensardan bir zât'ın kapısı önünde çöktürdüm.
Satmak için üzerlerine boya otu yüklemek istiyordum. Yanımda Benî Kaynûkaa'
kabilesinden bir kuyumcu vardı. Ondan Fâtime'nin düğün daveti hususunda yardım
görüyordum. Hamza b. Abdil Muttalip de bu evde içki içiyordu. Yanında şarkı
söyleyen bir cariye vardı. Câriye :
— Yâ Hamza, semiz yaşlı develere dikkat!.,
dedi. Hamza hemen kılıcıyla onlara sıçrayarak hörgüçlerinî kesti, böğürlerini
yardı. Sonra karaciğerlerinden (birer parça) aldı.
(İbn-i Cüreyc diyorki):
Ben İbn-i Şihâb'a :
— Hörgüçten de mi? diye sordum.
— Her ikisinin hörgüçlerini kesti ve götürdü,
dedi. ibn-i Şihâb demişki: Ali şunu söyledi :
— Beni çileden çıkaran bir manzara görmüştüm.
Bunun üzerine Nebiyyullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e geldim. Yanında Zeyd
b. Harise vardı. Kendisine haberi ilettim. O da beraberinde Zeyd olduğu halde
(dışarı) çıktı. Onunla ben de gittim. Derken Hamza'nın yanına girerek ona
öfkelendiğini belli etti. Hamza başını kaldırdı ve :
— Siz benim babalarımın
kölelerinden başka bir şey misiniz? dedi. ResûlulIah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) de gerisin geriye giderek yanlarından çıktı.
(1979) - وحدثنا
عبد بن حميد.
أخبرني
عبدالرزاق.
أخبرني ابن
جريج، بهذا
الإسناد،
مثله.
{…}
Bize Abd b. Humeyde
rivayet etti. (Dediki): Bana Abdürrezzâk haber verdi. (Dediki): Bana İbn-i Cüreyc
bu isnadla bu hadîsin mislini haber verdi.
2 - (1979) وحدثني
أبو بكر بن
إسحاق. أخبرنا
سعيد بن كثير
بن عفير، أبو
عثمان المصري.
حدثنا
عبدالله بن
وهب. حدثني
يونس بن يزيد
عن ابن شهاب.
أخبرني علي بن
حسين بن علي؛
أن حسين بن
علي أخبره؛ أن
عليا قال:
كانت
لي شارف من
نصيبي من
المغنم، يوم
بدر. وكان
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم أعطاني
شارفا من
الخمس يومئذ.
فلما أردت أن
أبتني
بفاطمة، بنت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم، واعدت
رجلا صواغا من
بني قينقاع
يرتحل معي.
فنأتي بإذخر
أردت أن أبيعه
من الصواغين.
فأستعين به
في وليمة
عرسي. فبينا
أنا أجمع
لشارفي متاعا
من الأقتاب والغرائر
والحبال.
وشارفاي
مناخان إلى
جنب حجرة رجل
من الأنصار.
وجمعت حين
جمعت ما جمعت.
فإذا شارفاي
قد اجتبت
أسنمتهما،
وبقرت خواصرهما،
وأخذ من
أكبادهما. فلم
أملك عيني حين
رأيت ذلك
المنظر منهما.
قلت: من فعل
هذا؟ قالوا:
فعله حمزة بن
عبدالمطلب.
وهو في هذا
البيت في شرب
من الأنصار.
غنته قينة
وأصحابه.
فقالت في
غنائها: ألا
يا حمز للشرف
النواء. فقام
حمزة بالسيف.
فاجتب
أسنمتهما،
وبقر
خواصرهما. فأخذ
من أكبادهما.
قال علي:
فانطلقت حتى
أدخل على رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
وعنده زيد بن حارثة.
قال فعرف رسول
الله صلى الله
عليه وسلم في
وجهي الذي
لقيت. فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: (مالك؟)
قلت: يا رسول
الله! والله!
ما رأيت
كاليوم قط.
عدا حمزة على
ناقتي فاجتب
أسنمتهما
وبقر
خواصرهما. وها
هو ذا في بيت معه
شرب. قال فدعا
رسول الله صلى
الله عليه وسلم
بردائه
فارتداه. ثم
انطلق يمشي.
واتبعته أنا
وزيد بن
حارثة. حتى
جاء الباب الذي
فيه حمزة.
فاستأذن.
فأذنوا له.
فإذا هم شرب. فطفق
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يلوم
حمزة فيما
فعل. فإذا
حمزة محمرة
عيناه. فنظر
حمزة إلى رسول
الله صلى الله
عليه وسلم. ثم
صعد النظر إلى
ركبتيه. ثم
صعد النظر
فنظر إلى
سرته. ثم صعد
النظر فنظر
إلى وجهه.
فقال حمزة:
وهل أنتم إلا
عبيد لأبي؟
فعرف رسول
الله صلى الله
عليه وسلم أنه
ثمل. فنكص
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم على
عقبيه
القهقرى. وخرج
وخرجنا معه.
[ش
(أردت أن
أبيعه من
الصواغين) هو
هكذا في جميع نسخ
مسلم وفي بعض
الأبواب من
البخاري: من
الصواغين.
ففيه دليل
لصحة استعمال
الفقهاء في
قولهم: بعث
منه ثوبا
وزوجت منه
ووهبت منه
جارية، وشبه
ذلك. والفصيح
حذف من. فإن
الفعل متعد
بنفسه. ولكن
استعمال من في
هذا صحيح. وقد
كثر ذلك في
كلام العرب.
(الأقتاب)
جمع قتب وهو
رحل صغير على
قدر السنام.
(والغرائر)
جمع غرارة،
وهي الجوالق.
(مناخان)
هكذا في معظم
النسخ:
مناخان. وفي
بعضها
مناختان،
بزيادة التاء:
وهما صحيحتان.
فأنث باعتبار
المعنى، وذكر
باعتبار
اللفظ.
(شرب)
الشرب هو
الجماعة
الشاربون.
(فطفق
.. يلوم) أي جعل
يلومه.
(ثمل)
أي سكران].
{2}
Bana Ebû Bekr b. İshâk
da rivayet etti. (Dediki): Bize Said b. Kesir b. Ufeyr Ebû Osman EI-Mısrî haber
verdi. (Dediki): Bize Abdullah b. Vehb rivayet etti. (Dediki): Bana Yûnus b.
Yezid, İbn-i Şihab'dan rivayet etti. (Dediki): Bana Ali b. Hüseyn b. Ali haber
verdi. Ona Hüseyn b. Ali haber vermişki: Ali şöyle demiş :
— Benim Bedir günü alınan ganimetten hisseme
düşen yaşlı bir devem vardı. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) o gün
ganimetin beşte birinden bir yaşlı deve
(daha vermişti. Ben Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in kızı
Fâtime ile evlenmek isteyince Benî Kaynukaâ kabilesinden kuyumcu bir adamdan
benimle beraber geleceğine söz aldım. Boya otu getirecektik. Onu kuyumculara
satarak zifaf davetimde menfaatlanmak istiyordum. Ben develerim için ip çuval
ve semerlerden müteşekkil eşyayı toplarken, develerim ensardan bir adamın
evinin yanı başına çökmüşlerdi. Toplayacağımı topladım, bir de baktım
develerimin hörgüçleri kesilmiş; böğürleri delinmiş ve ciğerlerinden bir şeyler
alınmış. Onların bu manzarasını görünce göz yaşlarımı tutamadım.
— Bunu kim yaptı? dedim.
— Onu Hamza b. Abdilmuttalip yaptı. Hamza şu
evde ensardan içkiciler arasında bulunmaktadır. Ona ve arkadaşlarına bir cariye
şarkı okudu ve şarkısı esnasında :
— Yâ Hamza, semiz yaşlı develere dikkat! dedi.
Hamza hemen kılıçla kalkarak onların hörgüçlerini kesti ve böğürlerini delerek,
ciğerlerinden (birer parça) aldı, dediler. Ali demiş ki:
— Bunun üzerine ben gittim hattâ Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına girdim. Yanında Zeyd b. Harise vardı.
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yüzümden ne ile karşılaştığımı anladı.
Ve Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Sana ne oldu?» dedi.
— Yâ Resûlallah! Vallahi bugünkü gibi (şimdiye
kadar) hiç görmedim. Hamza benim iki
deveme tecavüz ederek hörgüçlerini kesmiş, böğürlerini de delmiş. İşte
kendisi bir evde bulunuyor. Yanında içkiciler var, dedim. Bunun üzerine Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) kaftanını isteyerek onu örtündü. Sonra yürümeye
koyuldu. Kendisini Zeyd b. Harise ile ben takib ettik. Nihayet Hamza'nın
bulunduğu evin kapısına geldi. Ve izin istedi. Kendisine izin verdiler. Bir de
ne görsün hep îçkiciler. Derken Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
yaptığından dolayı azarlamaya başladı. Birden Hamza'nın gözleri kızarmıştı.
Hamza. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e baktı. Sonra gözünü onun
dizlerine kaldırdı. Sonra gözünü daha kaldırarak göbeğine baktı. Sonra daha
kaldırarak yüzüne baktı. Arkacığından Hamza şunu söyledi :
— Siz benim babamın kölelerinden başka bir şey
misiniz?
Resûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) onun sarhoş olduğunu anladı artık, Resûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) döndü, gerisin geriye giderek dışarı çıktı. Biz de onunla
beraber çıktık.
(1979) - وحدثنيه
محمد بن
عبدالله بن
قهزاذ. حدثني
عبدالله بن
عثمان عن
عبدالله بن
المبارك، عن
يونس، عن
الزهري، بهذا
الإسناد،
مثله.
{…}
Bu hadîsi bana Muhammed
b. Abdillah b. Kuhzâz da rivayet etti. (Dediki): Bana Abdullah b. Osman,
Abdullah b. Mübârek'den, o da Yûnus'dan, o da Zührî'den naklen bu isnadîa bu
hadîsin mislini rivayet etti.
İzah:
Bu hadîsi Buhârî
«Kitâbu'I-Humus»'da tahrîc etmiştir. Hadîsin zahirine bakılırsa Hz. Ali'ye
verilen yaşlı develer Bedir'den alınan ganimetlerin beşte birindendir. Fakat
İbn-i Battâl'ın beyanına göre siyer ulemâsı Bedir Harbinde ganimetin beşte
birinin Peygamberimize tahsisi henüz meşru olmadığına ittifak etmişlerdir. Bu
takdirde Hz. Ali 'nin sözü te'vile muhtaç olur. Ve : «Bana Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Abdullah b. Cahş'in seriyyesinden bir yaşlı deve
verdi» mânâsına alınır. Çünkü Abdullah b. Cahş seriyyesi Bedr 'den önce
hicretin ikinci senesinde Mekke ile Tâif arasındaki Nahle'ye gönderilmiş, orada
bir Kureyş kervanı ile harbederek küffarı tepelemiş, kervanı ganimet
almışlardı. Hz. Abdullah arkadaşlarına: «Aldığımız ganimetin beşte biri
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in olacak» demişti. Halbuki o zaman
henüz ganimetlerin beşte biri meselesi hakkında âyet inmemişti. Abdullah
(Radiyallahu anh) ganimetin beşte birini Resülullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'e ayırmış, geri kalanını arkadaşlarına taksim etmişti. Beşte bir
meselesinin Benî Kureyza gazasında meşru' olduğu söylenir. Daha sonra meşru
olduğunu söyleyenler de vardır.
Develerinin hâlini
görünce Hz. Ali'nin ağlaması Nevevi'ye göre. Hz. Fâtıma'ya karşı kusur edip
çeyizini tamamîayamıyacağından korktuğu içindir. Bizce develerin hâline acıdığı
için ağlamış olması daha vârid-i hatırdır. (diyor Ahmed Davudoğlu)
Hz. Hamza iyice sarhoş
olmuş. Câriye oynatıyordu. Çünkü o zaman henüz içki ve şarkı gibi şeyler haram
edilmemişti. Müslümanlar içki içiyor, şarkı dinliyorlardı. İçki ancak Uhud
gazasında haram kılınmıştır. Hz. Hamza'nın:
«Siz benim babamın
kölelerinden başka bir şey misiniz?» sözünün mânâsı teşbihtir. Yâni siz benim
babamın köleleri gibisiniz demek istemiştr. Maksadı da Nebi (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem)'in babası Abdullah ile Hz. Ali'nin babası Ebû Tâlib'dir. Bunlar
Abdulmuttalib'e itaat ve hürmet hususunda onun köleleriymiş gibi davranırmış.
Ben Abdulmuttalib'e onlardan daha yakınım» demek istemiştir.
Hz. Hamza'nın yaraladığı
develerin kıymetini ödemesi icabeder. Bu babda bir rivayet yoksa da Hz.
Hamza'nın onları ödemiş olması, yahut onun namına Nebi (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'in vermiş olması yahut Hz. AIi'nin bedel istemekten vaz geçmiş olması
muhtemeldir.